DİSK’in yeri düzen partilerinin ve bürokrasinin değil işçi sınıfının yanıdır!

DİSK’in yeri düzen partilerinin ve bürokrasinin değil işçi sınıfının yanıdır!

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu, 16. Genel Kurulunda oy çokluğu ile aldığı karara dayanarak konfederasyonun genel merkezini Ankara’ya taşıma kararı aldı. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasının Genel Başkanı ve aynı zamanda DİSK Genel Başkan Yardımcısı Özkan Atar bu karara şerh koyarak karşı çıktı ve bu tutumunu bir açıklama ile kamuoyuna duyurdu. Daha sonra Birleşik Metal-İş’le birlikte DİSK’e bağlı sendikalardan Basın-İş, Bto-Sen, Dev Yapı-İş, Enerji-Sen, Güvenlik-Sen, Limter-İş, Nakliyat-İş, Sine-Sen, Sosyal-İş ve Tümka-İş sendikaları da bu karara karşı çıkan ortak bir açıklama yayınladılar. Sendikalar yaptıkları ortak açıklamada, DİSK’in kuruluşundaki iradenin onu Ankara bürokrasisine değil işçi sınıfına bağladığını vurgulayarak taşınma kararını hem tüzüksel olarak geçersiz hem de sınıf bağımsızlığından kopuş doğrultusunda büyük bir yanlış olduğunu ilan ettiler. Devrimci İşçi Partisi olarak biz de DİSK’in genel merkezini Ankara’ya taşıma kararını yıllardır adım adım DİSK’e hakim olan sınıf işbirlikçi tutumun bir sonucu olarak görüyor, sendikaların bu karara karşı çıkan tutumlarını destekliyor, devletten, sermayeden ve emperyalizmden bağımsız sınıf mücadeleci sendikal anlayışı savunan tüm öncü işçileri DİSK’in geleneklerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.

DİSK’in tarihi mücadele tarihidir! Sınıf işbirliğinin DİSK’te yeri yoktur!

DİSK’i var eden 1960’lı yılların mücadeleci işçileri ve onların öncüleridir. O dönemlerde Kavel ve Paşabahçe gibi nice grevlerde, direnişlerde, işgallerde öne çıkan işçiler karşılarında sadece patronları ve devleti değil kendi konfederasyonları Türk-İş’in ihanet içindeki işbirlikçi yönetimini de buluyorlardı. Mücadele etmek isteyen işçilere ve o mücadelelere önderlik etmek isteyen sınıf mücadeleci sendikacılara bir mücadele aracı gerekiyordu. İşte DİSK tam da bu ihtiyaca karşılık olarak doğmuştur ve Türkiye işçi sınıfının mücadelesinde Türk-İş’in sınıf uzlaşmacı çizgisinden bir kopuşu temsil etmektedir. DİSK’in o dönem İstanbul’da kurulması rastgele bir tercih değil bürokrasiden, devletten, sermayeden kopuşun ve yüzünü işçi sınıfına dönmenin bir sembolüdür. DİSK, işçi sınıfının bağrında sınıf kavgasının ateşinde kurulmuştur.

Sosyal diyalog değil sınıf mücadelesi!

DİSK’in 16. Genel Kurulu’nda genel merkezini Ankara’ya taşıma kararının gerekçesinde “TBMM, Bakanlıklar, Uluslararası Çalışma Örgütü, emek ve meslek örgütlerinin üst kuruluşları, siyasi partilerin genel merkezlerinin Ankara’da olması” gibi nedenler sayılmaktadır. Bunlar sınıf mücadelesinin değil sınıf işbirliğinin bir uzantısı olan sosyal diyalogcu sendikal anlayışın dilidir. Evet mevcut DİSK yönetiminin vaktinin büyük çoğunluğu CHP ile fikir alışverişi yapmakla, Uluslararası Çalışma Örgütü’ne raporlar sunmakla, bakanlıklara öneriler vermekle geçmektedir. Ama DİSK yönetiminin önünden bile geçmek istemediği işgaller, grevler, direnişler yani sınıf mücadelesi en yoğun olarak hem sanayinin merkezi olan hem de hizmet sektörünün çeşitli kollarında milyonlarca işçiye ev sahipliği yapan İstanbul’un yakın çevresinde ve Marmara bölgesinde devam etmektedir. Dolayısıyla DİSK’in Ankara’ya taşınma kararı mevcut yönetime hâkim olan sosyal diyalogcu ve sınıf işbirlikçi sendikal anlayışın bir sonucudur. Bu karar adım adım geleneklerine sırt çeviren DİSK’in bürokrasi ile bütünleşmesinin bir gereğidir. Bu karar, ekmekleri için greve çıkan belediye işçilerinin değil işçilerin iradesini hiçe sayarak sözleşmeyi CHP genel merkeziyle imzalayanların kararıdır.

Sınıf mücadeleci bir DİSK için sendikaya üye ol, sahip çık, denetle!

DİSK bu topraklara gökten zembille inmedi. Türkiye işçi sınıfının bir mücadele aracı olarak doğdu. Bu mücadele aracını savunmak ise kolay olmadı. DİSK’i kuruluşundan sadece üç yıl sonra ortadan kaldırmak isteyenlere karşı 15-16 Haziran’da Türkiye işçi sınıfı DİSK’i canı pahasına savundu. O gün sadece DİSK üyeleri değil Türk-İş üyesi işçiler de sokağa döküldüler. Üç işçi bu uğurda hayatını kaybetti. Onlar sınıf mücadeleci bir DİSK’in kendilerine ekmek kadar su kadar gerekli olduğunu biliyorlardı. Bugün de DİSK’te yeniden sınıf mücadeleci anlayışın hâkim kılınması gerekiyor. DİSK’in genel merkezini Ankara’ya taşıması üyelerinin grevlerini, direnişlerini sahiplenmek bir yana dursun ziyarete bile gitmeyen mevcut DİSK yönetiminin bürokratik eğilimlerinin bir sonucudur. DİSK Genel Merkezi’nin Ankara’ya taşınması kararına karşı açıkça tutum alan sendikaların yalnız kalmaması için bu kararın altına imza atan sendikaların üye ve kadrolarını tutum almaya çağırıyoruz.  Tüm işçiler sendikalarına ve konfederasyonlarına sahip çıkmalıdır  ve sendikalarını denetlemelidir. DİSK’in mücadeleci mirası nostaljik söylemlerde ve geçmişi yad eden konuşmalarda kalmamalıdır. Kavel’in, Paşabahçe’nin, 15-16 Haziran’ın mirasını bugüne taşıyarak bugünün mücadelelerinde karşılığını bulmalıdır. DİSK’in yöntemi “sosyal diyalog” değil sınıf mücadelesi olmalıdır. DİSK’in Genel Merkezi devlet dairelerine değil direniş ve grev çadırlarına yakın olmalıdır!

DİSK