Özel Okmeydanı Hastanesi kamulaştırılsın!

Özel Okmeydanı Hastanesi kamulaştırılsın!

Kasım ayı başında İstanbul’da bulunan Özel Okmeydanı Hastanesi yönetimi, hastane binasının depreme dayanıksız olduğu bahanesiyle hastanenin faaliyetlerini durdurarak, aralarında hastane başhekimi ve doktorların da bulunduğu iki yüze yakın sağlık emekçisinin işine son verdi. Hastane yönetimi, işinden ettiği ve zaten iki buçuk aydır maaşlarını ödemediği sağlık emekçilerine yasal olarak hak ettiklerinin çok altında paralar teklif ediyor, haklarının tamamını ödemeyi reddediyor. Sağlık emekçileri haklarını alabilmek için hukuki yollara başvurmanın yanı sıra hastane önünde direnişe geçti ve önemli bir kısmı DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş sendikasına üye oldu.

Hastane yönetimi şimdiye kadar hastane binasının depreme dayanıksız olduğuna dair bir raporu ne emekçilere ne de resmî makamlara sunabildi. Hastane özel de olsa “ben böyle uygun gördüm” diyerek hastane kapatılamıyor, bazı şartların oluşması gerekiyor. İlgili bakanlıklara yapılan itirazlar neticesinde hastanenin kapanmasına gerekçe oluşturacak bir neden bulunamadığı için hastane kısmen de olsa faaliyetine devam ediyor. Ancak hastane patronunun Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK), sağlık emekçilerini işten çıkarma gerekçesi olarak bildirdiği Kod 17 (hastane kapatma nedeniyle işten çıkarma) iptal edilmedi, emekçiler işlerine iade edilmedi.

Sağlık Bakanlığı dahil devlet bürokrasisi sağlık emekçilerinin haklarını alabilmesi için şimdiye kadar kılını kıpırdatmadı. Sermayeden yana tutumda ortaklık mevcut. Patronlar gücünü sağlık emekçilerinin örgütsüzlüğünden de alıyor. Türkiye’de beş yüzden fazla özel hastane mevcut. Buna karşın yalnızca bir elin parmağını geçmeyen sayıda özel hastanede toplu sözleşmeli sendikal örgütlenme var. Neredeyse tamamen sendikasız bir sektörden bahsediyoruz. Bu anlamda Özel Okmeydanı Hastanesi sağlık emekçilerinin bir bölümünün Dev Sağlık-İş’te örgütlenmesi, sadece kendi mücadeleleri açısından değil özel hastanelerde çalışan sağlık emekçilerine izlemeleri gereken yolu göstermesi açısından da çok değerli bir örnek oluşturuyor.

Son dönemde Türkiye çapında şimdilik sayıları çok olmamakla birlikte özel hastanelerin kapandığına şahit olmaya başladık. Önümüzdeki dönemde bu eğilim artabilir. Sanılmasın ki bundan dolayı sermayenin sağlık alanındaki ağırlığı azalacak. Aksine, büyük hastane zincirlerinin sektöre daha fazla hâkim olduğu, işçilerin ve emekçi halkın sağlık hakkına daha fazla saldırdığı, daha piyasacı ve sendikal örgütlenmenin daha da zor olacağı bir sağlık alanının bizi bekliyor olma ihtimali yüksek. Bundan dolayı bugünden adım atmaya başlamalıyız.

Sağlık emekçileri anayasada açıkça yazan hakkını almak için bile mücadele etmek zorunda kalıyor. Bunun önemli bir sebebi özel sağlık sektöründe bugün için sendikal örgütlenmenin çok zayıf olması. Çalışma şartlarının çok ağır, buna karşın ücretlerin çok düşük olduğu özel sağlık sektöründe zinciri bir yerden kırar, toplu sözleşmeli sendikal örgütlenme örneği yaratabilirsek gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Ancak bunun için güçlerin birleştirilmesi, sendika konfederasyonlarının eylemde birliği esas alıp bir mücadele programı etrafında ortaklaşması ve adım atması gerekiyor. Elbette emek meslek örgütleri de bu sürece destek vermeli.

Ancak bugün için öne sürülmesi gereken acil talep; faaliyetini durdurmak isteyen ve sağlık emekçilerini mağdur eden Özel Okmeydanı Hastanesi’nin bedelsiz kamulaştırılması, buradan elde edilecek gelirle bu hastanede çalışan sağlık emekçilerinin haklarının ödenmesi ve sağlık emekçilerine kamuda istihdam hakkı tanınmasıdır!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2025 tarihli 195. sayısında yayınlanmıştır.