Sınıf siyaseti faşist provokasyonlara da kardeş kavgasının körüklenmesine de izin vermeyecek!

Sınıf siyaseti ile faşist provokasyonlara da kardeş kavgasının körüklenmesine da izin vermeyecek!

Kahramanmaraş merkezli, ardı ardına yaşanan iki büyük depremden sonra beşinci günde kayda geçen kayıplarımız şimdiden 20 bini aştı. Emekçi halkımız 10 ayrı ilde devasa bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Hem ülke genelinde emekçi halk hem de uluslararası profesyonel arama kurtarma ekipleri müthiş bir inisiyatif ve dayanışma göstererek deprem bölgesine yardıma koştu. İşte tüm bunlar yaşanırken başta Ümit Özdağ olmak üzere faşist bir güruh sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgiler saçarak, iftiralar atarak provokasyonlara başladı.

Bu provokasyonlardan ilki depremden sonra yiyecek, içecek, giyinme gibi temel hiçbir ihtiyacı karşılanmayan halkın dev market zincirlerine ait dükkanlara girip ihtiyaçlarını karşılaması üzerine patlak verdi. Ümit Özdağ twitter üzerinden asker ve polise vur emri verilmesi için çağrılara başladı. Halbuki o bu çağrıları yaparken depremin yıktığı birçok bölgeye henüz hiçbir yardım ulaşmamış, ne AFAD ne de diğer devlet kurumları organizasyon becerisi gösterememişti. Sonuç olarak on binlerce insan en temel ihtiyaçlarından dahi mahrum durumdaydı. O yerleşimlerin mülki amirleri ve belediyeleri erkenden organize olup söz konusu marketlerdeki ürünleri halka düzenli şekilde dağıtmalıydı. Fakat Ümit Özdağ’ın ilk planda düşündüğü şey halkın iliğini kemiğini yıllardır sömüren işte bu dev market zincirleri oldu. Çünkü faşist Özdağ için önemli olan halkın yaşamsal ihtiyaçları değil, özel mülkiyetin dokunulmazlığıdır. Ümit Özdağ gibilerine en iyi cevabı depremde evsiz kalan bir anne veriyor: “Ne idareciler, ne bir belediye başkanı, hiç kimse bir su bile vermediler bize. Biz ama market yağmaladık bütün anne babalar. Mama çaldım ben çocuğuma, bez çaldım. Utanmıyorum bundan, onlar utansın!” 

Ümit Özdağ bunun ardından mültecilere yönelik provokasyon çalışmalarına başladı. Beraberindeki sosyal medya “trolleri” ile deprem bölgesinde mültecilerin yağma, çetecilik gibi faaliyetlere başladığını ileri sürdü. Devlete ait öğrenci yurtlarına yerleştirilen mültecilerin nargile ile keyif yapmaya başladıkları hikayesini bile uyduran Özdağ’ı CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır yurtlarda incelemelerde bulunarak yalanladı. 

Özdağ’ın bir diğer yalanı da deprem bölgesinden bir haber videosundan kesit paylaşarak Suriyeli bir mültecinin bir itfaiye erinin cep telefonunu çaldığı oldu. Cep telefonu çaldığını iddia ettiği kişinin de Türkiye vatandaşı olduğu, deprem bölgesinde gönüllü olarak görev yaptığı çok geçmeden ortaya çıktı.

Bu faşist provokasyonlara karşı emekçi halkımız uyanık olmalıdır. Özdağ ve çevresindeki faşistler bilinçli olarak sosyal medyada uzun zamandır yalan haberler yayarak, iftiralar atarak halkı bölmeye çalışıyor. Burada yaptıkları da hedef saptırmaktan başka bir şey değildir. Bu depremde ölen binlerce insanın katili başta çürük binaları yapan gayrimenkul şirketleri, bu binalar için kredi veren bankaları, ranttan beslenen siyasetçileri ile kapitalist sistemin kendisidir. Özdağ ise bu çıplak gerçeği örterek depremden canı yanan halkın öfkesini mültecilere yöneltmektedir. Emekçi halkımızın çıkarı bu faşist provokasyonları elinin tersiyle itip örgütlenmek, birlik olmak ve sorumlulardan hesap sormaktır. İşçi sınıfı kardeş kavgasının körüklenmesine izin vermeyecektir.