Müzakere, “eylemsizlik”, DAİŞ
Müzakere, “eylemsizlik”, DAİŞ
6-12 Ekim arasında esas olarak Kürt kentlerinde yaşanan “düştü, düşecek” serhildanı son derecede demokratik bir halk tepkisiydi. Halk sel oldu, sokaklara çıktı, gücünü ortaya koydu. Olaylara şiddeti ve ölümü karıştıran, gelişmeleri şirazesinden çıkartan, halka devlet ve gerici güçler tarafından saldırılmasıydı. Gezi ile başlayan halk isyanı ne kadar demokratikse, serhildan da o kadar demokratikti.
AKP hükümeti çok korktu. Başbakan Davutoğlu, olaylar yatıştıktan on gün sonra şöyle dedi: “Çözüm süreci yarım kalırsa o bölgeyi yönetemez hale geliriz.” Olaylar başlayınca hükümet polisi halkın üzerine sürdü. Yetmedi, sıkıyönetim ilan etmeksizin askeri şehir merkezlerine sevketti. Bu da yetmedi, Kürt kentlerinde Hüda-Par kod adını almış Hizbülkontra’yı, Batı’da faşistleri ve İBDA-C gibi saldırgan İslamcıları Kürt halkının üzerine saldırttı.
Bütün bunlar yetmedi, hükümet Abdullah Öcalan’a ricacı oldu! 7 Ekim gecesi, İmralı’dan apar topar “provokasyon”a karşı mesaj aldı, 8 Ekim günü Selahattin Demirtaş’a okuttu. Bu olayın önemini doğru kavramak gerekir.
Şimdi müzakere süreci bir yeni aşamaya giriyor. Hükümet, en çok da Yalçın Akdoğan, “kamu düzeni” diye tutturdu. Ne istiyorlar? Ateşkes yetmiyor. Yani silahların susması yetmiyor. Halkın susmasını istiyorlar. Bunun kod adı “eylemsizlik” oldu. Demokrasiyi derin dondurucuya koyacaklar! Halkı gönüllü olarak suskunluğa mahkûm edecekler.
Uzun bir aradan sonra 29 Kasım’da İmralı’da yapılan görüşmeden şu mesaj çıktı: “eylemsizlik” olması için müzakerelerin yasal zemine kavuşması gerekir. Kimileri bunu bir meydan okuma olarak yorumladı. Oysa bu, “eylemsizlik” talebinin koşullu olarak kabul edilmesi anlamına gelir. Kürt halkının, demokratik haklarını kullanarak protestoya girişmesinden kendiliğinden vazgeçmesi demektir. Çok ciddi sonuçları olur. Ama en önemlisi, korku içindeki hükümeti çok rahatlatır. Pazarlık gücünü arttırır.
Bu konuda anlaşmaya varılırsa, 4-5 ay içinde büyük bir demokratik çözüm yaşanabileceği mesajı geldi İmralı’dan. Sorulacak soru şu: DAİŞ’in bu büyük demokratik çözümde nasıl bir yeri olacak?