Irak halkı yine sokaklarda!
Irak Salı gününden bu yana son yılların en büyük kitle eylemleri ile sarsılıyor. Son olarak 2018 yılının Temmuz ayında başlayan gösteriler aylarca sürmüş, yer yer devlet binaları ateşe verilmiş, özellikle Basra kentinde halk Irak devletine karşı büyük bir mücadeleye girişmişti. Şimdi de, 2018 yılının mücadelelerini ateşleyen sorunlar konusunda Irak hükümetlerinin bir kaç bakanı gözden çıkarmak dışında bir arpa boyu dahi yol alamamış olması, kitlelerin yeniden sokaklara dökülmesi sonucunu doğurmuş görünüyor. Özellikle Bağdat kentinde çok sayıda gösterici günlerdir, resmi rakamlara göre %25’lere ulaşan genç işsizliği ve bunun yarattığı yoksulluk, sosyal hizmetlerin yetersizliği ve ülke genelinde idarenin her düzeyine sirayet etmiş durumdaki yolsuzluğa karşı sokaklarda. Kitlelerin iki belirgin sloganı var: “Sen de dışarı çık!” ve “Büyük intifada!”. Fotoğraflardan görüldüğü kadarıyla kitleler oldukça militan yöntemlerle sokaklarda taleplerini haykırmaktalar. Barikatlar kuruluyor, lastikler ateşe veriliyor ve önemli meydan ve caddelerde polisle çatışmalar yaşanıyor.
Olaylar, bir grup eylemcinin özellikle eğitimli nüfus içerisindeki işsizliği protesto etmek üzere Bağdat’taki başbakanlık binası önünde gerçekleştirdiği protesto gösterisine polisin sert müdahalesi ile başladı. Halk özellikle sosyal medya aracılığı ile polis şiddetinden haberdar oldu ve başbakanlık binası önüne gelen kitlenin meşru taleplerini daha kitlesel bir biçimde haykırmak için kentlerin sokaklarını birer eylem alanına dönüştürdü. Kitleler, hükümet güçlerinin, emperyalist özel savaş şirketlerinin ve bazı elçiliklerin bulunduğu Yeşil Bölge’ye girmek isterken, Irak polisi bölgeye çıkan yolları kapatmış durumda.
Gösteriler tek bir siyasî oluşum tarafından düzenleniyor değil. Fakat Irak Sendikalar Konfederasyonu gibi çok sayıda örgüt kitlelerin eylemlerine destek açıklamasında bulundu ve polis şiddetini kınadı. Buna karşın halkın merkez ve yerel meclislerin feshedilmesi gibi siyasî talepler yükseltmeye başlaması karşısında hükümetin, özellikle de başbakan Adil Abdülmehdi’nin korkuya kapılarak polise gerçek mermilerle müdahale yetkisi tanıdığı anlaşılıyor. Sonuç, resmi rakamlara göre 31 göstericinin ölümü! Gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğunu tahmin etmek zor değil. Silahsız halkı katletmenin kitleleri sokağa çıkmaktan caydıramadığı bir ortamda, Irak hükümetinin Nasıriyye ve bir dizi kentte açıkladığı sokağa çıkma yasaklarının bu hareketi dindirmekte ne kadar başarılı olacağı ise tartışmalı. Irak idarecileri son olarak çaresizce sosyal medya kullanımına engeller getirmeyi denediler ve en sonunda yer yer internet erişimini tamamen kestiler.
Öte yandan, bu petrol zengini ülkenin başbakanı, halkın meşru taleplerini karşılayacak kaynakları yolsuzluklar kanalıyla adamlarına peşkeş çektiğinden, halkın talepleri karşısında Çarşamba günü yaptığı açıklamasında “istihdamı arttıracaklarını” söylemekle yetinebildi. Fakat Iraklı gençler, idarecilerin önceki eylemlerde de benzer sözler verdiklerini hatırlıyorlar ve aynı telkinlere kanmaya bu sefer pek niyetleri yok gibi görünüyor. Elbette, bölgedeki kalkışmaların tamamının ortak bir özelliği olan önderlik meselesi, kitlelerin yumuşak karnı olmayı sürdürüyor.