Dilovası Systemair’den bir işçi: Emperyalist savaşa karşı sınıf savaşı

Dilovası Systemair’den bir işçi: Emperyalist savaşa karşı sınıf savaşı

Merhaba dostlar. Ocak ve Şubat aylarında işçilerin mücadele rüzgarları esti, ülkeyi kasıp kavurdu. Zaten yeni yılın daha ilk günlerinden iktidarın ekonomik kurtuluş savaşı dediği safsatanın gerçekte soğan ekmek ekonomisi olduğunu hepimiz görüp, hissetmiştik. Ekonomik rakamlar bile tüm çarpıtmalara rağmen gerçeği örtemiyor: Şubat ayı itibariyle açlık sınırı asgari ücretin 300 TL üzerine çıkarak 4.552 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sınırı ise 15 bin 139 TL! Üstüne üstlük bu rakamlar yalanlarla dolu TÜİK verileri baz alınarak yapıldı. Türkiye ekonomisinin ipi çoktan kaçtı, ipin ucunu artık uluslararası finans kuruluşları ve emperyalist borsa merkezleri tutuyor. Halkın başındaki iktidar hem ekonomik, hem siyasal hem de askeri olarak büyük bir teslimiyetin eşiğindeyken işçiler ve emekçiler düzene teslim olmuyor, irili ufaklı da olsa onlarca eylemle sınıfın ölü toprağını üstünden atıyor. PAS South işçileri, Kromevye işçileri, Aliağa gemi söküm işçileri, Farplas işçileri, Lila Kağıt işçileri, sefalet ücretini kabul etmeyip masaya yumruğunu vuran tekstil, depo, kurye işçileri ve daha nicesi parça parça ve birbirinden bağımsız da olsa sınıfa yol gösteriyor, birleşik mücadele yolunun taşlarını örüyor.

Ülkemizde işçiler kendi savaşını verirken bir yandan da son dönemde Rusya’yı hedef alan NATO’nun, eski Sovyet ülkelerine uyguladığı uzun süreli kuşatmanın sonucu olarak büyük bir savaşın eşiğindeyiz. Bu toprakları da derinden etkileyecek, ülkemize sadece bir Karadeniz mesafesi uzaklığında olan bu sıcak çatışma sömürü düzeninin insanlığa nasıl bir gelecek bırakacağının bir habercisi. Savaş acımasızdır, bu sebeple sürekli televizyonlarda ve sosyal medyada barış çağrıları yapılıyor, savaşa hayır sloganları atılıyor, ülkeler kınanıyor ve sağduyu çağrısı yapılıyor. Ancak gerçekler bu düzende mümkün olmayan bir barış çağrısının işçi sınıfının hiçbir derdine çözüm olmayacağını bize gösteriyor. Emperyalizm işçi sınıfının en büyük düşmanıdır, NATO ise bu düşmanın işçi sınıfına ve ezilen halklara doğrultulmuş silahıdır. Emperyalizmle barış olmaz, NATO üyesi bir ülkede tarafsız kalınamaz. Geçmişi savaşlarla dolu bu topraklarda gerçek bir barış ancak gerçek bir sınıf savaşıyla kazanılır. Bu savaş bugün ülkemizdeki yerli ve yabancı patronlara karşı insanca çalışma koşullarında yaşayabilmek için veriliyor. Yarın ise emperyalizme karşı insanlığı yaşatabilmek için olacaktır.

Dilovası Systemair’den bir işçi

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2022 tarihli 150. sayısında yayınlanmıştır.