Bir kontrgerilla ittifakı: AKP, MHP ve Hüda Par nasıl buluştu?

Bir kontrgerilla ittifakı: AKP, MHP ve Hüda Par nasıl buluştu?

Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’na katılması büyük eleştiri konusu oldu. Özellikle AKP ve MHP’nin milliyetçi çizgisi ile Hüda Par’ın Kürt sorununda özerklik ve federasyon gibi çözümleri tartışmayı, Kürtçe’nin resmi dil olmasını vb. savunan programının çelişkisi vurgulanıyor. HDP’nin Kılıçdaroğlu’na destek kararı almasının ardından Cumhur İttifakı’ndan Millet İttifakı’na beklenen salvolar başladı. Millet İttifakı’nın milliyetçi, ırkçı, faşist unsurları ise bu salvolara “esas Kürt Hizbullahı’nın yasal uzantısını Cumhur İttifakı’na alan sizsiniz” diye cevap veriyor. Bu tartışma düzen siyasetinin nasıl bir ırkçılık batağında olduğunu göstermektedir. Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’nda olması bir rezalettir ancak bunun sebebi programında Kürtlerle ilgili maddeler bulunması değildir.

Cumhur İttifakı’na taze paramiliter yedek güç

Hüda Par, gerçekte Kürtlerin haklarını da savunuyor değildir. Hüda Par, Kürt halkının içinden yükselen eşitlik ve özgürlük mücadelesini bölmek ve kırmak için NATO mahsulü kontrgerilla tarafından kullanılmış kanlı bir örgüt olan Hizbullah’ı sahiplenmektedir. Hüda Par ismi dahi Arapça Allah’ın Partisi anlamına gelen Hizbullah ile eş anlamlıdır ve ona doğrudan gönderme yapmaktadır. Varlığı ve eylemleri ile sömürgeci burjuvaziye hizmet eden, emperyalizmin güdümünde olan, şiddetli mezhepçilik davası güden Alevi düşmanı, siyasal İslamcı bir örgüttür. Bu partinin oy oranı düşük gözükebilir. Kürtler içerisinde HDP’nin karşısında bir ağırlık oluşturma şansı yoktur. Ancak Cumhur İttifakı için oy potansiyelinden daha önemli olan bu yapının, Kürt halkı içinde HDP’ye karşı bir potansiyel paramiliter güç sunmasıdır. Seçimin halkın iradesini yansıtmasının engellenmesinde çok büyük bir rol oynayabilir bu parti.

Tencere yuvarlandı kapağını buldu

Bu parti, NATO’nun Sovyetler Birliği’ne ve sosyalist hareketlere karşı İslamcılığı yozlaştırarak kendi hizmetine alan “Yeşil Kuşak” projesiyle uyumlu biçimde ortaya çıkmıştır. 90’lı yıllarda yaptığı işkenceler ve katliamlar dolayısıyla adı Hizbulkontra’ya çıkmıştır. Bu açıdan bakıldığında AKP’nin dini ve mezhepsel ortak referanslar dışında NATO ve emperyalizm mahsulü olmak, sosyalizme ve ilerici hareketlere düşmanlık gütmek ortak paydasıyla da Hüda Par’ı sahiplenmesi doğaldır. MHP’nin Hüda Par’a sahip çıkmasında da çelişki yoktur. Tam tersine geçmişi ve bugünü kontrgerilla ile organik bir bütünlük oluşturan, son dönemde Sinan Ateş cinayeti dolayısıyla bir dizi yöneticisi ve elemanı şüpheli konumda olan, Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz gibi organize suç örgütleriyle ilişkisini gizlemeyen MHP’nin Hüda Par’a da kefil olması son derece tutarlıdır.

Hüda Par’a karşı doğru tutum ne olmalı?

Sosyalistler ise bu meseleye işçi sınıfının çıkarları açısından ve halkların eşitliği ve kardeşliği prensibiyle bakmaktadır. Hüda Par’ın Kürtlerin haklarını savunması değil savunmaması sorundur. Varoluşu ve eylemleriyle sömürgeciliğin hizmetindeki bir aparat olması sorundur. Hüda Par ve Hizbullah tartışması bağlamında düzen siyasetini kaplayan, HDP’yi de Hüda Par ile aynı kefeye koyan bir Kürt düşmanlığı kesin olarak reddedilmelidir. HDP’yi burjuvaziye ve emperyalizme karşı tutarsız politikaları, sol-liberal çizgisi, yani sosyalizmden bütünüyle uzaklaşması vb. pek çok yönüyle eleştiriyoruz. HDP’yi desteklemiyoruz, hatta ittifaka bile girmiyoruz ancak Kürt halkının hakları uğruna pek çok bedel ödeyen, eş başkanları ve sayısız kadrosu hapiste tutulan, Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası ile seçimlerden dışlanan HDP’yi Hüda Par gibi bir kontra yapıyla bir tutmayız. Biz Türk’ün ve Kürd’ün, Türkçe’nin ve Kürtçe’nin tam eşitliğini savunuyoruz. Bu temelde işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini savunmaya da devam edeceğiz.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır.