Burjuva partilerinin Amerikancılık yarışı!

Burjuva partilerinin Amerikancılık yarışı!

Son dönemde Türkiye’deki burjuva partileri bir Amerikancılık yarışına girdi. Herkes kendisinin ne kadar Amerikancı olduğunu, NATO için ne kadar iyi bir ortak olduğunu gösterme gayretinde. Erdoğan öncülüğündeki istibdad cephesinde de Özel önderliğindeki muhalefette de durum aynı.

Amerikancılıkta iktidar bir adım önde: Amerika’nın Erdoğan’a vereceği meşruiyetin bedelini emekçi halk ödeyecek!

Eylül ayının sonunda Erdoğan Beyaz Saray’da Trump’ın konuğu oldu. Trump’ın Erdoğan’ı bol bol övdüğü bu görüşmelerde Erdoğan da Trump ve Amerika ile ne kadar iyi birer müttefik olduklarını ve ilişkilerini daha da geliştirmek istediklerini vurguladı. Erdoğan-Trump görüşmesi öncesi ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack “Trump Erdoğan'a ihtiyacı olan meşruiyeti verecek” demişti. Bu görüşmelerde Erdoğan Trump’a ne isterse verdi, Trump da Erdoğan’ın koltuğunda kalması için destek sundu.

İmzalanan anlaşmalarda Boeing uçakları alımı, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımı gibi konuları içeren ticari anlaşmalarda hiç de “kazan kazan” durumu yok, aksine emperyalizmin tek taraflı dayatmaları söz konusu. Türkiye-ABD ticaret hacminin 30 milyar dolardan 100 milyara dolara çıkartılması hedefleniyor ama iki ülke arasında hâlihazırda dengede olan dış ticaret ABD lehine Türkiye aleyhine bozulacak. Boeing’ler için yıllık 8 milyar dolar, LNG ithalatı için ise 2 milyar dolar Türkiye’nin kasasından çıkıp Amerikan tekellerine akacak. Ayrıntıları belirsiz olan nükleer enerji anlaşmasının Rusya ile yürütülen Akkuyu nükleer santralini hedeflediğini öngörmemek saflık olur. Bu anlaşmalarla Rusya ve İran’dan yapılan enerji ithalatı azaltılırken maliyetler de artacak. İşte Erdoğan’ın Amerikancılığı vatandaşın sırtına senede en az 10 milyar dolarlık böyle bir yük getirecek. Yani ABD’nin Erdoğan’a vereceği meşruiyetin maliyeti emekçi halkın cebinden çıkacak!

CHP’nin NATO’culuğu ve İsrail dostluğu bir kez daha meydana serildi

CHP’nin Amerikancılığı ise NATO Parlamenterler Asamblesi’nde kendini yeniden gösterdi. CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer NATO Parlamenterler Asamblesi’ne “İran'ın Bölgesel ve ​​Avrupa-Atlantik Güvenliğine Yönelik Tehdidi” başlığıyla sunduğu raporda NATO’yu İran’a karşı daha baskıcı ve müdahaleci olmaya çağırdı.

Skandal ifadelerle dolu bu raporda son dönemde İsrail’le savaşan Direniş Ekseni’nin zayıf düşmesi sevinçle karşılanıyor. Hizbullah’ı, Hamas’ı, Husiler’i ve Irak’taki Şii askerî güçleri içeren Direniş Ekseni’ni topyekûn karşısına alan Çakırözer, Direniş Ekseni’nin dağıtılmasını öncelikli hedef olarak belirliyor. Çakırözer, İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesinin son büyük saldırılara rağmen tam olarak sonlanmadığını aktarıyor ve uluslararası anlaşma yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirttiği İran'ın nükleer kapasitesine yönelik her türlü müdahaleyi meşru göstermenin yolunu yapıyor.

Ayrıca Çakırözer, NATO’nun Avrupalı üyelerini de İran’a karşı daha agresif olmaya çağırıyor ve Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık'ı da daha fazla sorumluluk almaya, mali, diplomatik veya askerî yükü paylaşmaya davet ediyor. Raporda Rusya, Çin ve Kuzey Kore için utanmadan “şer ittifakı” tanımı yapan Çakırözer NATO uşaklığında sınır tanımıyor ve esas hedefin bu güçler olduğunu da raporunda unutturmuyor.

Tabii ki CHP’nin NATO’culuğu İsrail dostluğunu da içeriyor! Çakırözer İran’ın vekil gücü olarak nitelenen Hamas’ın ezilmesinin önemini vurguluyor. Ortadoğu’da İsrail’in soykırımcılığına ve saldırganlığına dair ise en ufak bir referans yapmıyor. Çakırözer İsrail’in iki yılda 65 bin Filistinliyi öldürüp soykırım yaptığı bir dönemde açık açık İsrail’in çıkarlarını savunuyor. Utanmazlığın ancak bu kadarı olur!

Çakırözer raporunda sık sık NATO’nun en kötü ve gerçekçi senaryoya hazır olması gerektiğini vurgularken ekonomik yaptırımlar, diplomatik izolasyon ve askerî caydırıcılığı bir arada kullanmasını yani Trump ile aynı stratejiyi öneriyor. Trump Amerika’yı daha büyük yapmak istiyor, Çakırözer ve CHP ise NATO’yu… Amerikan çıkarlarından ayrı bir NATO tarif edilemeyeceği için ikisi de aynı kapıya çıkıyor.

Özgür Özel’in emperyalizme sitemi

CHP genel başkanı Özgür Özel Ekim ayında Amsterdam’daki Avrupa Sosyalist Partisi’nin toplantısına katıldı. “NATO’nun en güçlü 2'nci ordusunun bu noktada SAFE programında en önemli katkıları vermesi gerektiğini yürekten savunuyoruz” diyen Özel, “Sadece Erdoğan’la bir al-ver pazarlığı ile Erdoğan’ın ordusunu alıp Türkiye’deki antidemokratik uygulamaları görmemek duymamak gibi bir şeyi asla yapmayın” şeklinde NATO’ya ve Avrupa’ya sitem etti. Özel özetle “Sadece Erdoğan'a yatırım yapmayın. İktidara biz gelirsek daha da büyük NATO'cu olacağız” diyor. Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabından Siyonist ve Trump destekçisi, ABD’nin Juan Guaidó’dan sonra Venezuela’da kuklalığını üstlenen Maria Corina Machado’ya övgüler dizmesi ise bundan bağımsız düşünülmemelidir. Halkın haklı tepkisini topladıktan sonra ricat ederek özür dilemeleri muhalefetin ABD’cilik yarışını gizlemeye yetmiyor.

Özel’in bahsettiği SAFE programı ise gerçek bir emperyalist silahlanma programı. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte başlatılan program Avrupa’nın Rusya tehdidiyle karşı karşıya olduğu iddiasını içeriyor ve tam da Amerika’nın hedefleri doğrultusunda Avrupa’nın yeniden militarize edilmesi için her türlü iktisadi girişimi içeriyor. Özel’in “NATO’ya ve CENTO’ya bağlıyız” anlamına gelen sözleri bizim tarafımızdan sadece lanetlenebilir.

Düzen siyaseti Amerikancılıkta ve NATO’culukta birleşiyor! Sınıf siyaseti Amerikan emperyalizmi ve NATO’ya karşı mücadeleye çağırıyor!

İktidarıyla muhalefetiyle tüm düzen siyaseti Amerikancılıkta, NATO’culukta, emperyalizmle işbirliği yapmakta yarışa girmişken bize düşen en büyük sorumluluk Amerika’ya, NATO’ya, Avrupa Birliği’ne, emperyalizme karşı mücadeleyi daha da büyütmek olabilir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2025 tarihli 194. sayısında yayınlanmıştır.