Özrü kabahatinden büyük!

Meclis açılışında Dem Parti salona gelen Erdoğan’ı ayakta karşıladı, Erdoğan da Dem Parti sıralarına giderek parti eş başkanı Tuncer Bakırhan’la tokalaştı. Erdoğan Dem Parti’nin diğer eş başkanı olan Tülay Hatimoğulları’nı ise pas geçerek diğer sıralara yöneldi. Sömürgeci burjuvazinin “petrol açılımı” sürecine yapılan barış ve çözüm makyajının aktığı bir an yaşandı. Tabii ki Dem Parti seçmenleri ve genel olarak Kürtler bu muameleden rahatsız oldu. Onca baskıların ve haksızlıkların, halen hapiste siyasi rehine olarak tutulan Kürt siyasetçilerinin varlığının üzerine iktidar sözcüleri ne zaman barıştan ve çözümden bahsetse araya mutlaka bir tehdit cümlesi sıkıştırıyorken, Dem Parti milletvekili ve yöneticilerinin fazlasıyla hürmetkâr hâl ve tavırları da açıkçası pek de içe sinmedi.
Kürdün Alevinin yaşadığının bir özeti: Önce görmezden geldi sonra da tanımadı!
Belli ki bu sorun gündeme geldi ve akşam yapılan resepsiyonda Erdoğan yine Dem Partililerin olduğu yere gelip durumu düzeltmek için “kusura bakmayın bugün öyle bir hatamız oldu” diyecek oldu ama bunu derken elini uzatıp hitap ettiği kişi Tülay Hatimoğulları değil bir başka kadın milletvekiliydi. O sırada Erdoğan’ın yanında olan Dem Parti milletvekili Meral Danış Beştaş, Erdoğan’ı uyararak özür dilediği kişinin başkası olduğunu belirtip parmağıyla Tülay Hatimoğulları’na işaret etti. Erdoğan o kadar ilgisizdi ki karşısındakilerden birinin elini sıkıp diğerinin yüzüne bakarak herhalde doğru kişiyle muhatap olmak için şansını arttırmaya çalıştı. Yani Erdoğan’ın özrü kabahatinden büyük oldu. Aslında yaptığı saygısızlıktan ne üzgün ne de pişmandı. Umursamazlığı ve üstten bakışı tam da bu ülkenin Kürtlerinin, kadınlarının, Alevilerinin (Tülay Hatimoğulları bir Arap Alevisi) ve tüm ezilenlerinin yaşadığı dışlanmanın adeta bir özetidir.
Erdoğan kendisini ve milletini aşağılayan Trump’ın adamlarını tanımamazlık eder miydi?
Aslında Erdoğan da, arkadaşım dediği Trump tarafından tüm dünya önünde “aptal olma” denerek aşağılanmıştır, son ziyaretinde dahi Trump’ın övüyor mu sövüyor mu belli olmayan Beyaz Amerikalı ırkçılığına maruz kalmıştır. Ama Erdoğan, ne Trump’ın Başkan Yardımcısı JD Vance’i ne Dışişleri Bakanı Rubio’yu ne de ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack’ı tanımamazlık eder miydi? Hepsi tescilli ırkçı, Siyonizm yanlısı ve Müslüman düşmanı olan bu tiplere, hiçbir zaman öyle ya da böyle bu ülkenin ezilen halklarının temsilcisi olmuş milletvekillerine yaptığı saygısızlığı yapar mıydı? Nerede Kürt sorunu nerede Alevi sorunu, Kürtler de Aleviler de milletvekili oluyor diyenler bu yaşananlara baksınlar! Ve en çok da Türkler bu manzaradan ders çıkarsın. Herkes Marx’ın “bir başkasını ezen ulus asla özgür olamaz” sözü üzerinde düşünsün!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2025 tarihli 193. sayısında yayınlanmıştır.