NATO’culuğun da bu kadarı! CHP’li Çakırözer NATO’yu İran’a saldırmaya teşvik ediyor!

utlu cakirozer

CHP’nin NATO’cu yüzü bir kez daha kendini gösterdi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, NATO Parlamenterler Asamblesi’ne “İran'ın Bölgesel ve ​​Avrupa-Atlantik Güvenliğine Yönelik Tehdidi” başlığıyla sunduğu raporda NATO’yu İran’a karşı daha baskıcı ve müdahaleci olmaya çağırdı. “İran tehdidi” konulu 28 sayfalık bu raporda birçok skandal ifade mevcut. Rapor NATO’culuğun sadece iktidardaki AKP ve ortağı MHP ile sınırlı olmadığını, CHP’nin de Amerikan emperyalizmine kölece bağlı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Çakırözer raporunda 1979 İran devriminden sonra iktidara gelen rejimin, Batı emperyalizminin ve İsrail’in çıkarlarına aykırı olduğunu olabildiğince açık ifade eden bir özetle giriş yaptıktan sonra İran’ın tüm “uluslararası toplum” için bir istikrarsızlık kaynağını olduğunu ilan ediyor. Böylece İran NATO için, rejim ayakta kaldığı müddetçe, hedeften düşürülmemesi gereken bir düşman statüsüne konuluyor.

CHP’li Çakırözer’in raporu NATO’yu İran’a saldırmaya ikna etmeye çalışıyor

Son dönemde Suriye’de Esad’ın devrilmesi, Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de Hamas liderlerinin öldürülmesi, İran’ın nükleer ve savunma tesislerine yönelik saldırılar sebebiyle Direniş Ekseni’nin zayıf düşmesi raporda, diplomatik bir ciddiyet kisvesi altında alabildiğine coşkuyla ifade ediliyor. Bu Çakırözer’in gözünde daha fazlasını yaparak İran’ı masaya oturtmak ve tüm Batı çıkarlarını kabul etmeye zorlamak için doğru zaman anlamına geliyor. Hizbullah’ı, Hamas’ı, Husiler’i ve Irak’taki Şii askeri güçleri içeren Direniş Ekseni’ni vekil güçler olarak tanımlayan raporda İran’ın bu güçleri siyasi nüfuzunu genişletmek, NATO ve müttefiklerinin çıkarlarının altını oymak için kullandığını dile getiriyor. Çakırözer raporunda İran'a esneklik sağlayan düşük maliyetli bir mücadele aracı olarak işlev gördüğünü öne sürdüğü “Direniş Ekseni”nin dağıtılmasını öncelikli hedef olarak belirliyor. 

Raporda Haziran 2025’te İsrail ve Amerika’nın İran’a yaptığı geniş çaplı saldırıya cevap verme yeteneğinin kısıtlı kaldığının vurgulanması dikkat çekici. Böylece Çakırözer, NATO’yu İran'ın savunma yeteneklerinin büyütülmemesi gerektiğine ve vekil güçlerin de hiç olmadığı kadar zayıfladığı bir dönemde İran'ın direncinin kırılması için uygun ortamın oluştuğuna ikna etmeye çalışıyor. 

İran’a yönelik saldırganlıkta nükleer silahlar en güçlü bahane

İran’ın nükleer silah geliştirme çabasında olduğu iddiası emperyalizmin İran’a karşı en güçlü savaş bahanesi görevi görüyor. Çakırözer de bu konuya raporunda gerekli önemi veriyor. İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesinin son büyük saldırılara rağmen tam olarak sonlanmadığını ve Rusya’nın yardımıyla çok hızlı bir şekilde nükleer silah geliştirmenin eşiğine gelebileceğini aktarıyor. Üstelik Çakırözer İran’ın geçmiş yıllarda Batı ülkelerini diplomatik kanallarla oyaladığını ve nükleer kapasitesini geliştirmek için zaman kazandığını da öne sürüyor. İran’ın anlaşmaları sürekli ihlal ederek Batı’nın güvenini kötüye kullandığını belirten Çakırözer, bir anlamda İran’ın laftan anlamayacağını ve sürekli şark kurnazlığına başvuracağını ima ediyor. Çakırözer burada İran’ın bir açığını yakalamışçasına İran'ın nükleer geliştirme amacıyla yapacağı her şeyin gayrimeşru olduğu sonucuna varıyor. Dolayısıyla uluslararası anlaşma yükümlülüklerini ihlal eden İran'ın nükleer kapasitesine yönelik her türlü müdahaleyi meşru göstermenin yolunu yapıyor.

Çakırözer Avrupalıları da İran’a karşı kışkırtıyor! 

Çakırözer raporunda NATO’daki Avrupa ülkelerini de İran’a yönelik saldırganlığa ikna edebilmek için onlara yönelik argümanlarını sıralıyor. Ukrayna savaşında İran SİHA’larının Rusya tarafında kullanılmasına atıfla bir anlamda, “İran Avrupa’ya Ukrayna kadar yakın” demeye getiriyor. İran’ın Rusya ile derinleşen askeri birlikteliğinin İran’ın Avrupa için gitgide daha büyük bir tehdit olacağını belirtiyor. Yani Çakırözer NATO’nun tüm partnerlerine İran’a karşı daha agresif olmaları için sebepleri olduğunu gösteriyor. Rapor Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık'ı da daha fazla sorumluluk almaya, mali, diplomatik veya askerî yükü paylaşmaya davet ediyor.

“Kargaşa Ekseni” ile mücadele

Raporda İran’ın, NATO’cu literatürde “Kargaşa Ekseni” olarak ifade edilen Rusya, Çin,Kuzey Kore ve Batı emperyalizminin hakimiyetiyle sorunu olan tüm ülkelerle ilişkileri de inceleniyor. Çakırözer ABD ve Batı emperyalizminin çıkarlarına göre dizayn edilen devletler sisteminin değişmesini savunan bu güçler için utanmadan “şer ittifakı” anlamına gelebilecek “unholy alliance” ifadesini kullanıyor. NATO uşaklığında sınır tanımayan Çakırözer tahtadaki esas hedefin bu güçler olduğunu da raporunda unutturmuyor.

Çakırözer raporunda Rusya’nın İran’a yönelik koşulsuz ve sınırsız bir destek sunmadığını, dolayısıyla İran’a yönelik yapılacak hamlenin Rusya ile bir gerginliğe zorunlu olarak yol açmayabileceğini de belirtiyor. Aslında bir yönüyle Rusya’nın çıkarlarına ve müttefiklerine yönelik tehditlere karşı NATO gibi agresif cevap verme yeteneğinden yoksun olduğunu da açıklamış oluyor. Yani aslında esas agresiflerin, barışı tehdit edenlerin, NATO’nun kendisi olduğunu NATO’yu savunurken istemeden de olsa itiraf ediyor!

Çakırözer tam bir Siyonist gibi konuşuyor 

Raporun en önemli yönlerinden birisi ise İsrail’in korunmasına yönelik gözetilen titizlik. Çakırözer İran’ın vekil gücü olarak nitelenen Hamas’ın ezilmesinin önemini vurguluyor. Ortadoğu’da İsrail’in soykırımcılığına ve saldırganlığına dair ise en ufak bir referans yapmıyor. İran’ın İsrail’e olan düşmanlığına sayısız atıfla İran’a yönelik Batı saldırganlığını teşvik ediyor. Çakırözer İsrail’in iki yılda 65 bin Filistinliyi öldürüp soykırım yaptığı bir dönemde açık açık İsrail’in çıkarlarını savunuyor. Utanmazlığın ancak bu kadarı olur! Bu dönemde İran’ın ezilmesi sayesinde, İsrail’i korumayı amaçlayan İbrahim Anlaşmaları’nın önünün açılacağını savunmak sadece Siyonizm ile nitelenebilir!

Katil Amerikan ordusunu Ortadoğu’ya çağıran yüzsüzlük! 

Çakırözer İran tehdidine karşı NATO’nun Ortadoğu’ya daha fazla odaklanması gerektiğini öne sürüyor. “İran agresif davranmaya devam ediyor, bu yüzden müttefikler olarak bölgede kalmamız, ilişkilerimizi derinleştirmemiz ve etkin olmamız her zamankinden daha önemli” diyor. Amerikan ordusunu Ortadoğu’ya çağıran Çakırözer’in yaptığı Amerikan postalı yalamaktan başka ne olabilir? Çakırözer, İran tehdidine karşı Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile NATO’nun ilişkilerinin yeniden düzenlenmesini ve kuvvetlendirilmesini öneriyor. Sadece Amerikan postallarına değil işbirlikçi kralların emirlerin eteklerine de sarılıyor.  

Amerikan muhalefeti Amerikancı iktidarla Trumpçılıkta yarışıyor: “NATO’yu daha büyük yapalım!”

Çakırözer raporunda sık sık NATO’nun en kötü ve gerçekçi senaryoya hazır olması gerektiğini vurguluyor. Bu tabii ki tüm diplomatik kanallardan vazgeçtiği ve yaptırımlara aykırı davrandığı durumda İran’a ölümcül darbeyi vurmaya hazır olunması anlamına geliyor. Çakırözer’in NATO’ya sunduğu raporunun Trump’ın dış politikasıyla paralelliği de dikkat çekiyor. NATO’nun İran’a yönelik “azami baskı” stratejisi yürütmesini yani ekonomik yaptırımlar, diplomatik izolasyon ve askerî caydırıcılığı bir arada kullanmasını öneriyor. Trump’ın da izlediği yol tam olarak böyle. Bu azami baskı ile İran’a masaya oturmak ve Batı çıkarlarını kabul etmek dışında bir seçenek bırakmamak hedefleniyor. İşte Çakırözer’in raporunun sonucu da buraya çıkıyor: İran’ın masadan kalkmasına engel olmak birinci seçenek. Ama kalktığı durumda cevabını verebilmeye hazır olmak ve buna ne kadar hazır olduğunu İran’a göstermek. İşte Trump da İran’a ve diğer düşmanlarına karşı tam olarak bunu yapmaya çalışıyor. Trump Amerika’yı daha büyük yapmak istiyor, Çakırözer ve CHP ise NATO’yu ve dolayısıyla Amerika’yı! İşte Amerikan muhalefeti dediğimiz CHP’nin Amerikancılığı bu rapor ile bir kez daha ortaya böyle serildi!