Erdoğan’dan vergi sağanağı: Emekçi sadece evini geçindirmeyecek Erdoğan’ın borcunu da ödeyecek!

vergi yükü

Tayyip Erdoğan Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararlarıyla halkın üzerine vergi yağdırdı. Tüketici kredileri, harçlar, şans oyunları gibi pek çok alandaki vergi ve harçlara yapılan zamlar içinde en önemli olanı KDV oranlarının yükseltilmesi. KDV’si yüzde 18 olan mal ve hizmetlerde oran yüzde 20’ye yüzde 8 olanlarda ise yüzde 10’a çıkartıldı. Cumhurbaşkanı kararının ikinci maddesinde ise KDV oranı yüzde 8 olan sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil, tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt mendil ve peçetede KDV’nin yüzde 20’ye çıkartıldığı görülüyor. KDV’de artışa gitmek demek vergi yükünün tüketilen mal ve hizmetler üzerinden emekçi kitlelere yıkılması anlamına geliyor. 

Gelirin yüzde 75’ini alan sermaye, verginin yüzde 20’sini ödüyor! Milli gelirden payına yüzde 25 düşen emekçi sınıflar ise vergi yükünün yüzde 80’ini ödüyor!

KDV, vergi sisteminde adaletsizliğin sembolüdür. Çünkü bu vergiyi herkes yani kodaman patronlar da asgari ücretli işçi de aynı oranda öder. Bütçede vergi gelirlerinin yüzde 25’i KDV, ÖTV gibi dahilde alınan vergilerden oluşur. Bunun dışında da işçilerin ve kamu emekçilerinin ücret ve maaşlarından kaynakta kesilen vergi toplanan gelir vergisinin yüzde 91’ni, toplam vergi gelirlerinin ise yüzde 14’ünü oluşturmaktadır. Doğrudan sermayenin ödediği kurumlar vergisi ise toplam vergi gelirlerinin sadece yüzde 19’udur. Mülkiyet üzerinden alınan vergiler ise sadece yüzde 1,3! Oysa TÜİK’in rakamlarına göre verginin yüzde 20’sini ödeyen sermaye sınıfı, milli gelirin yüzde 75’lik aslan payını alıyor! Milli gelirin yüzde 25’ini alan emekçi sınıflar ise vergi yükünün yüzde 80’ini sırtlıyor.

Sadece vergilerle değil enflasyonla da emekçi soyuluyor

Vergilerin arttırılması tek başına bir şey ifade etmiyor. Verginin kimden alındığı ve yükün nasıl paylaşıldığına bakılmalı. Bugün yapılan vergi zamlarıyla bir kez daha görüldü ki sermaye emeğin üzerinden en ufak bir vergi yükü almadığı gibi, esas büyük yük yine emekçi halka yüklendi. Emekçi halkın sırtındaki yükü arttıran sadece vergi oranları değil. Oranlar bir defa arttırılıyor ama mal ve hizmetlerin fiyatlarına her gün zam geliyor. Bu zamlar otomatik olarak emekçi halkın ödediği verginin miktarını da arttırıyor. Ücretlere yapılan zamlarda ise TÜİK’in gerçek enflasyonun yarısı kadar açıkladığı rakamlar esas alınıyor. Aradaki fark yine doğrudan işçinin emekçinin cebinden milyarlarca liranın çalınması anlamına geliyor.

Kaşıkla verilen her şey kepçeyle geri alınıyor

Aynı şekilde, toplanan vergilerin nereye harcanacağı da önemlidir. Vergiler Erdoğan’ın bütçe oluşturduğu kara deliğin finansmanı için toplanmaktadır. Depremin yıkımı iktidar tarafından suiistimal ediliyor. 2023 bütçesinde 660 milyar lira olarak planlanan bütçe açığının yıl sonunda 1 Trilyon lirayı aşmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu bütçe açığı depremden değil Erdoğan’ın seçim ekonomisinden kaynaklanıyor. Döviz kurunu tutmak için Merkez Bankası’nın sattığı dövizler, Kur Korumalı Mevduat ile dolar sahiplerine hazine tarafından verilen yüksek faiz, vergilerle emekçi halka ödetilecek. EYT’den sosyal yardımlara, memur ve emekli maaş zamlarından, ek ödemelere kadar emekçi halka kaşıkla verilen her şey kepçeyle geri alınacak. 

Servet vergisi yoksa adalet de yok!

Geçtiğimiz günlerde şirketlere uygulanan kurumlar vergisinde yüzde 20’den 25’e (finansal kuruluşlar için yüzde 30) artışa gidilmişti. Ayrıca motorlu taşıtlar vergisi de iki katına çıkartılmıştı. Bu uygulamalar vergide adaletsizliği gidermese de sermaye bir miktar daha fazla vergi verecek diye düşünebilirdik. Tabii bu miktar, vergi muafiyet ve istisnalarından, bin bir türlü muhasebe oyunlarından sonra geriye kalan matrahtan, iktidarın silmeye karar vermediği kısımdan ne kadar öderlerse o kadar olacaktı! Nitekim ilk muafiyet Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin kâr payı dağıtımına verildi. Kâr payından yapılan kesinti sıfırlandı. Sermayenin vergilerinin silinmesine son verilmelidir. Sermayenin kârları gerçekten ve artan oranlarda vergilendirilmelidir. Gelir ve kurumlar vergisi asla yetmez. Vergide adalete bir nebze olsun yaklaşmanın tek yolu servet vergisidir!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2023 tarihli 166. sayısında yayınlanmıştır.