Zilletin 70. yılında Dolmabahçe’deydik: “NATO’dan çık! NATO’yu yık! NATO’nun emperyalist savaşına tek kuruş, tek kurşun, tek asker yok!”

18 Şubat Türkiye’nin TBMM’de CHP ve DP oylarıyla NATO’ya giriş kararının onaylanmasının tarihidir. Bu kararla birlikte emekçi halkımıza yaşatılan zilletin 70. yılındayız. Bugün NATO ve AKP iktidarı cephesinden kutlamalarla başladı. NATO sosyal medya hesaplarından Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya katılmasını kutladı. Milli Savunma Bakanlığı, Hulusi Akar’ın boynundaki Amerikan liyakat madalyasının gereğini yaparak, NATO için propaganda videoları hazırlatmıştı. Hulusi Akar da hususi video çekmeyi ihmal etmedi. Bu propagandanın tek bir mesajı vardı Türkiye NATO’ya ilişkin sorumluluklarını her zaman yerine getirmiştir ve gelecekte de yerine getirmeye devam edecektir. Bu mesaj Karadeniz’in kuzeyinde Ukrayna’da NATO’nun saldırgan yayılma politikası dünyayı bir nükleer savaşın eşiğine getirmişken hiç de hayra alamet bir mesaj değildir. AKP’nin sözüm ona arabulucuk çabalarının boş laftan ibaret olduğunun NATO üyeliğinin Türkiye’yi her an bir felakete sürükleyebileceğinin kanıtıdır.

Ancak bugün sadece Türkiye’nin NATO’ya girişinin uğursuz kutlamalarına sahne olmadı. Bu topraklarda işçi sınıfının ve gençliğin anti-emperyalist geleneğine sahip çıkan sosyalistler Denizlerin 6. Filo’yu denize döktüğü Dolmabahçe’de “Türkiye NATO’dan çıksın ve emperyalist üsler kapatılsın” talebini yükseltmek için buluştu. Devrimci İşçi Partisi’nin de örgütlenmesinde inisiyatif aldığı eylem Türkiye Komünist Hareketi, Birleşik İşçi Zemini, Sosyalist Emekçiler Partisi, Toplumcu Kurtuluş Partisi ve Devrimci Hareket ile birlikte gerçekleştirildi. Eylemde NATO ve emperyalizm karşıtı sloganlar atıldı. Boğaz kıyısından yükselen anti-emperyalist sloganlar Amerikan ve İngiliz emperyalizminin donanmalarına geçit verilmeyeceğini haykırıyordu. Devrimci İşçi Partisi eyleme “NATO’dan çık NATO’yu yık!”, “Katil ABD ve İngiltere Karadeniz’den defol!”, “NATO Ukrayna’dan elini çek!”, “NATO’nun emperyalist savaşına tek kurşun, tek kuruş, tek asker yok!”, “Emperyalistler işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın” yazılı dövizlerle katıldı. Eylemde okunan ortak basın açıklaması şöyle:

Basına, kamuoyuna ve emekçi halkımıza:

Türkiye’nin NATO üyeliğinin 70. Yılında Dolmabahçe’deyiz! NATO’dan çıkılsın! Emperyalist üsler kapatılsın!

70 yıl önce bugün Türkiye, emperyalist savaş aygıtı NATO’ya üye oldu. 1949 yılında kurulan NATO’nun amacı, tüm dünyada emperyalizmin çıkarlarının bekçiliğini yapmaktır. NATO sadece askeri bir pakt oluşturmamış aynı zamanda Türkiye gibi pek çok ülkede kontrgerilla birimleri vasıtasıyla işçi sınıfına, sosyalistlere ve ezilen halklara yönelik katliamların, sistematik işkencelerin ve darbelerin faili olmuştur. Bu katliam ve terör şebekesinin merkezinde hiç kuşkusuz ABD emperyalizmi bulunmaktadır. Bugün burada Dolmabahçe’de, bu toprakların devrimci gençlerinin ve işçilerinin ABD’nin emperyalist 6. Filo askerlerini denize döktüğü yerde buluştuk. Yaşadığımız toprakların devrimci, sosyalist ve anti-emperyalist geleneğini sahiplenerek ve bu gelenekten güç alarak Türkiye’nin NATO’dan çıkması ve emperyalist üslerin kapatılması için mücadele çağrısını yükseltiyoruz. 

Türkiye’nin bu emperyalist savaş aygıtına üyeliği, ülkenin emekçi halkının değil, bu halkın sırtından geçinen bir avuç patronun çıkarları içindi. ABD’nin hizmetinde Kore devrimine karşı savaşmak üzere ölen yüzlerce insanımızın kanları pahasına NATO’ya üyeliği elde eden Menderes hükümeti, Türkiye burjuvazisi için Batı emperyalizmi ile kârlı ortaklıklara yönelmenin kapısını araladı. Ancak memleketin işçi ve emekçilerinin payına yerli ve yabancı şirketlerce daha fazla sömürülmek düştü. Çünkü NATO sadece bir askeri pakt değildir, işçi ve emekçileri sömüren, işçi sınıfının hak ve kazanımlarını tırpanlayan neo-liberal saldırı politikalarının güvencesi, emekçi halkın mücadelesini ezen baskı rejimlerinin ve diktatörlüklerin hamisidir. Bugün Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını istemekle emperyalist sistemin askeri, ekonomik, kültürel her türlü tahakkümüne karşı bir mücadele çağrısı yapıyoruz. 

Topraklarımız ABD emperyalizminin bölge ülkelerini işgal ve sömürgeleştirme savaşları için sıçrama tahtası oldu. Türkiye burjuvazisi kendi çıkarları için sayısız kez halkımızı NATO’ya asker etmekten çekinmedi. İncirlik üssü soğuk savaş süresince ve bugün halen ABD’nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapmaktadır. Malatya’daki Kürecik Üssü ise ABD’nin ve İsrail’in çıkarlarına kalkan olan füze kalkanı sisteminin bir parçasıdır. Bu üsler halen Ortadoğu’ya kan kusturmaktadır.

NATO Türkiye’de faşist hareketin inşasında ve yönlendirilmesinde daima etkili olmuştur. Bir avuç patronun çıkarı için işçi sınıfına, emekçilere, halka saldıran faşist çetelerin, siyasal İslamcı grupların, halkı hedef alan kontrgerilla eylemlerinin arkasında hep NATO vardı. En önemlisi, Türkiye’de işçi sınıfı hareketini ezmeye yönelen 12 Eylül 1980 darbesi de ABD’nin "bizim çocuklar" diye bahsettiği NATO generallerinin işiydi. NATO’nun Türkiye’deki kanlı faaliyetleri 1980 sonrasında da sürdü. Bugün de devam etmektedir.

Bugün NATO Doğu Avrupa ve Karadeniz’deki yayılmacı politikaları yüzünden Ukrayna’da önemli bir savaş kışkırtıcılığı ile insanlığın karşısındadır. Mevcut iktidarın bu süreçteki tarafsızlık ve arabuluculuk girişimleri sadece laftadır. İktidarın emperyalist saldırganlığa ortaklığı ise somut bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Ukrayna’daki savaş tehdidinde NATO’nun emperyalist saldırganlığına, silah satarak, siyasi ve diplomatik destek vererek ortak olan AKP iktidarını kınıyoruz. Emperyalist saldırganlığa ortak olmayı reddediyoruz ve uyarıyoruz. Türkiye’nin NATO üyeliği, olası bir savaşta Türkiye’nin dahil olma ihtimalini ortaya çıkarmakta, halkımızı büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakmaktadır. Oysa Türkiye, Karadeniz’de emperyalizme karşı halkların birliğini sağlamak için çalışmalıdır. Montrö Boğazlar Anlaşması sıkı sıkıya korunmalı, uygulanmalıdır. Türkiye’nin bu savaşa Erdoğan’ın dediği gibi "NATO üyeliğinin gereğini yaparak" dahil olması ihtimali akla dahi getirilmemelidir. Türkiye AKP eliyle, doğrudan askeri olarak Ukrayna’da bulunmasa dahi Ukrayna’yı emperyalizm adına silahlandırmaya devam etmekte, Montrö’yü delerek boğazları emperyalist donanmaların geçişine açmaya çalışmaktadır. Buradan uyarıyoruz; nükleer bir savaşın olasılıklar dahilinde olduğu bu kriz sürecinde ABD’nin nükleer bombalarına İncirlik’te ev sahipliği yapmak, Kore’de olduğu gibi yine sadece bir avuç sömürücünün çıkarları garanti altına alınsın diye emekçi halkımızın hayatını çok daha büyük bir tehlikeye atmak demektir. 

Özetle NATO başta Türk ve Kürt halkları olmak üzere, bölge ve dünya halkları için asla bir güvenlik şemsiyesi değildir. Tam tersine en büyük güvenlik sorunudur. NATO dünyanın en büyük terör örgütüdür. NATO üyeliği ve NATO ile iş birliği bir ülke halkı için en büyük utançtır. Emperyalist suç örgütü NATO’nun dağıtılması ise tüm dünyanın ezilenleri için uğruna kavga edilecek en haklı, en onurlu mücadelelerden biridir.

NATO işçi sınıfının mücadelesinin can düşmanıdır. Bizler ülkemizde ve dünyada işçi sınıfının iktidarı için mücadele edenler olarak, NATO’nun işçi sınıfının her türlü kazanımının karşısında duran bir savaş aygıtı olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden işçi sınıfı düşmanı bu yapıyı bütün bölge işçi sınıflarıyla birlikte en başından boşa düşürmeliyiz. NATO’da kalındığı müddetçe asıl düşman kendi topraklarımızda olacaktır. Dolayısıyla “NATO Türkiye ve bölgemizden DEFOL!”

Türkiye NATO’dan derhal çıkmalıdır!

İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere tüm emperyalist üsler kapatılmalıdır!

Montrö’nün delinmesine hayır! NATO Karadeniz’den defol!

NATO’nun emperyalist savaşına tek bir kuruş tek bir kurşun yok!

Emperyalizmin ekonomik, kültürel, askeri zincirlerini kıralım!

NATO’nun Askeri Olmayacağız!

Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun NATO!

 

Birleşik İşçi Zemini (BİZ); Devrimci Hareket; Devrimci İşçi Partisi (DİP); Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP); Türkiye Komünist Hareketi (TKH); Toplumcu Kurtuluş Partisi (1920TKP)