Halk isyanı Koç’larla yan yana değil karşı karşıyadır
Halk isyanını itibarsızlaştırmak için Tayyip Erdoğan’ın öne sürdüğü kozlardan biri de Koç Holding gibi sermaye gruplarının eylemleri desteklediği iddiasıydı. Bu tam bir aldatmacaydı.
İddianın öne sürülmesindeki amaç Koç grubu ve eylemcileri aynı yerde göstererek isyanı biraz da dışarıdan seyretmekte olan işçi ve emekçi yığınları yabancılaştırmaktı. Zira, yıllar yılı işçilerini sömüren, ABD’nin sadık kulluğunu yapan, devrimci gençleri, sendikacıları her gün katlettiği 70’li yıllarda faşist çeteleri finanse eden, 12 Eylül askeri darbesini destekleyen, işçi ve emekçilerin haklarını gasp eden her yasanın arkasındaki güç olan, insanlar açken tok yatmanın, sömürünün, burnu büyüklüğün, elitizmin sembolü bir tekelci sermaye grubu olan Koç holding, işçi ve emekçi yığınlarda haklı bir tiksinti yaratmıştır. Zaman zaman aynı bağlamda adı geçen Sabancı da kitlelerde farklı duygular uyandırmamaktadır.
Ancak işçi ve emekçiler Tayyip Erdoğan’ın ve onun güdümündeki medyanın bu propagandasının bir aldatmacadan ibaret olduğu görülmelidir. Birincisi ne Koç ne de Sabancı ne de başka bir tekelci sermaye grubu isyanı desteklemiştir. Koç’un sahibi olduğu Divan otelinin eylemcilere kapısını açması olay bir halk isyanına dönüştükten sonradır. Migros’tan alınan erzak ve yiyeceğin Koç grubunun desteğine delalet gösterilmesi hem Koç yıllar önce Migros’u bir yatırım fonuna sattığı için çarpıtmadır. Ama daha önemlisi halk isyanına destek vermek için seferber olan halk en az Migros kadar belki de daha fazla BİM, Kiler gibi İslami grupların marketlerinden alışveriş yapıp aldıklarını Gezi Parkı’ndaki eylemcilerle paylaşmıştır. Ayrıca hatırlamak gerekir ki, Gezi parkı eylemlerinin ilk günlerinde yapılan saldırılarda Divan otelinin kapıları kapalı kalmıştır. O kapıları açtıran halkın kitlesel gücünden duyulan korku olmuştur. Taksim Meydanı’ndaki The Marmara otelinden, çeşitli kafe ve dükkanlara kadar hem çalışanların harekete sempatisinin baskısı hem de meydana sürekli toplanan on binlerce insanla karşı karşıya gelmemek düşüncesi kapıların halka açılmasını sağlamıştır.
Sonuçta toplumun sömürücü küçücük bir azınlığını oluşturan Koç ve Sabancı gibileri her zaman kitlesel hareketlerden korkar ve bu tür eylemlere son tahlilde karşı durur. Pek çok konuda çatıştığı AKP hükümeti ile ayağa kalkmış halk kitlelerini karşı karşıya koyduğunda Koç’un AKP’yi seçeceği açıktır. Öyle de olmuştur. Her nedense Rahmi Koç, Koç Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde AKP hükümetinin ekonomik başarılarını övme ihtiyacı hissetmiştir. TÜSİAD başkanı Muharrem Yılmaz da halk isyanı ile ilgili konuşurken AKP hükümetinin dilini kullanarak çevre duyarlılığının ötesine geçen eylemlere karşı olduklarını açıklamıştır.
Sonuçta belki işçi sınıfı bu halk isyanında örgütlülükleri ve sınıfsal duruşuyla yeterince yer almamıştır ama halk isyanında büyük rol oynayan beyaz yakalı kafa emekçileri Koç, Sabancı ve diğer patronların her türlü sendikal hakkını gasp ettiği, sürekli işsizlik tehdidi altında ve evdeki dinlenme saatlerini bile ele geçirerek uzun saatler çalıştırdığı insanlardır. Yani plazaların proleterleri ayağa kalkmıştır ki bunun plazaların sahipleri karşı karşıyadır. Halk kendi içinde de bu konuda net olmalıdır. Her kim ki bu iki kampı yen yana gösterir o halk isyanını söndürmeye ve yolundan çıkartmaya hizmet eder.