İstibdad rejimi nedir? Çaresi kimdedir?

İstibdad rejimi nedir? Çaresi kimdedir?

Türkiye bir istibdad rejimi ile yönetiliyor. İstibdad baskıcı ve keyfi yönetim demek. Ama bu tanım yeterli değil elbette. Baskı kim için, kime karşı yapılıyor? Keyfi yönetim ile haklar, hukuki kural ve kaideler kimin için, kime karşı çiğneniyor?

Örneğin Ziraat Bankası’ndan Demirören’e verilen 750 milyon dolarlık kredi geri ödenmedi. Bu parayla Doğan medya grubunu alan Demirören sabah akşam iktidarı övüyor. Bu yayın organları halkın dertlerini dillendirmiyor, işçinin mücadelesini göstermiyor. Ziraat Bankası devlet bankası, belli ki bu bankanın varlıkları gasbedilmiş. Ama ne soruşturma var ne kovuşturma! Öte yandan devletin polisi Farplas’ta hakkını isteyen metal işçilerini yaka paça gözaltına aldı, haksız yere işten atılan Migros işçisine ters kelepçe yaptı ve biz bunları televizyonda değil sadece sosyal medyada görebildik. İşte istibdad rejimi budur!

Bir başka örnek. Devletin bir anayasası var. Buna göre sendika üyesi olmak bir hak. Hatta sendikalaşmayı engellemek hapis cezasını gerektiren bir suç. Ama bugün işçiler sendika üyesi olduğu için işten atılıyor. Çorlu’da Lila Kağıt, Çerkezköy’de Pas South ve Aksa Jeneratör, Gebze’de Farplas, İstanbul Esenyurt’taki Kromevye işçileri bu yüzden fabrikalarının önünde direnişteler. Devlet apaçık anayasayı ve yasaları çiğneyen patronlar karşısında üç maymunu oynuyor. Hakkını arayan işçilerin başında ise mutlaka en az bir minibüs dolusu polis ya da jandarma bekliyor. İşte istibdad rejimi budur!

Mafya ve çete faaliyetleri, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet, gasp bunların suç olduğuna şüphe var mı? Ancak iktidarın kolladığı mafya itina ile hapisten çıkarılıyor. Bu mafyanın adamları sokaklarda terör estiriyor. Yetmiyor, siyasi açıklamalar yapıp muhalefet liderlerini tehdit ediyor. Diğer yandan hapishaneler muhalif parti liderleri, gazeteciler, öğrencilerle dolu. İşte istibdad rejimi budur!

Kadınlar her gün cinayete kurban gidiyor. Birçok cinayette kadınların daha önce şikâyette bulunduğu, koruma talep ettiği, katillerin ise birçok defa şiddet uygulamış olduğu ortaya çıkıyor. Devlet şiddetin hedefindeki kadınları değil şiddetin faillerini koruyor. Çünkü toplumu kontrol altında tutmak için erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısı iktidarın işine geliyor. Çünkü kadınların bilhassa da emekçi kadınların mücadelede ne kadar kararlı ve güçlü olduğunu en iyi onlar biliyor. Emekçi kadınların taleplerine karşı sağır olan iktidar bu yüzden nafakanın kaldırılmasını, kürtaj yasağını sürekli gündemde tutuyor. İşte istibdad rejimi budur!

15 Temmuz’da NATO’cu darbe girişimi başarısız oldu. Ama şimdi 15 Temmuz’u bastırmakla övünen iktidar NATO bayraktarlığı yapıyor. Dolar ve doğalgaz için Birleşik Arap Emirlikleri ile, İsrail’le barışıyor ama aynı iktidar Türkü Kürde, Aleviyi Sünniye kırdırıp kardeş kavgasını körüklüyor. Çünkü bir avuç azınlığın hüküm sürmesi için emekçi ve yoksul büyük çoğunluğun bin fırkaya bölünüp birbirine düşmesi gerekiyor. İşte istibdad rejimi budur!

Evet, istibdad rejimi budur! Ama sakın! İktidardakilerin takındığı güçlüyüz pozlarına kanıp umutsuzluğa kapılmayın. Aman! İstibdad rejiminin uyguladığı baskıya ve yaydığı korkuya teslim olup başka patron partilerinden, Amerikan muhalefetinden medet ummayın! Bu memleketin emekçi halkını, gençliğini, kadınlarını sindirememiş olması umudumuzdur. Fabrikalardan, tersanelerden, depolardan filizlenen, kurye işçilerinin motorlarıyla dört bir yana taşınan, metal işçisinin çekiciyle dövülen, tekstil işçisinin göz nuruyla örülen, emekçi kadınların ellerinde yükselen ekmek ve hürriyet mücadelesi… İşte geleceğimizi kurtaracak olan budur!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2022 tarihli 150. sayısında yayınlanmıştır.