Yedi kocalı Hürmüz

Yedi kocalı Hürmüz

2 Mart Perşembe-6 Mart Pazartesi arasında yaşananlar üzerine Kılıçdaroğlu ekibinden biri bir film yapsaydı adını hiç kuşku yok “Cehennemde Dört Gün” koyardı. Erdoğan’ın 2017’de “mühürsüz referandum”da “atı alıp Üsküdarı geçmesi”nden bu yana Kılıçdaroğlu bütün yatırımını İyi Parti üzerine yapmıştı. 2018 seçimlerinde ödünç verilen CHP milletvekilleri, 2019’da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş üzerinde birlikte kilitlenme, “Millet İttifakı”, “Altılı Masa”, ortak anayasa değişikliği, politikalar mutabakatı… Sonra birden ortağınız kapıyı çarparak çekip gidiyor.

Elde var hüzün. CHP o dört gün boyunca kuyruğu dik tuttu ama Akşener’in gidişi projenin sonu idi aslında. İstendiği kadar “Beşli Masa” sözleri telaffuz edilsin, kalan partiler artık CHP için daha az milletvekili çıkarmasına yol açacak birer yüktü. Üçü “intikam partileri” olarak nitelenebilir. Wall Street ve Londra City Türkiye mümessili Ali Babacan, Türkiye emekçilerinin posasını tam çıkaramadan kenara itilmesinin intikamı peşinde.

“Suçişleri Bakanı” kavramına nazire ile söylersek Boşişler Bakanı iken bu gazetede adı “Sıfır Ahmet Paşa” olan Ahmet Davutoğlu, yeni DAİŞ’ler yaratarak “Komşularla Sıfır Sorun” politikasını daha da yukarı taşıma fırsatının inkâr edilmesinin intikamı ile yanıyor.

Saadet Partisi ise bir bütün olarak Erbakan’ın heykelin kaidesi üzerinden indirilmesi tarihî suçunun intikamının peşindedir. Demokrat Parti’ye gelince, o, 77 yıl önce kurulmuş aslının tam bir karikatürüdür.

Meral Akşener masadan kalkınca sadece Demokrat Parti değil, bütün Millet İttifakı bir karikatüre döndü. O dört gün içinde Tayyip Erdoğan’ın, hele o otomobilinin camından muhabirlere verdiği demeci gördüyseniz sadece ağzının göründüğü sahnede, çok ciddi konuşurken bile aslında dudaklarında nasıl bir gizli gülücük olduğunu görmek pek kolaydı.

Bu yaşananlardan herkesin, sosyalist solda, işçi-emekçi halk cephesinde, ezilen kitlelerin saflarında herkesin, mutlaka çıkarması gereken iki temel ders var.

Birincisi, ev ev dolaşan mevlûthanlar gibi her gece televizyon televizyon dolaşan ve güvenlikten ekonomiye her konuya maydanoz olan o “uzman”ların ve “kulisim kulisim” diye yırtınan dedikodu kumkuması “gazeteciler”in ne kadar boş, ne kadar kof olduğu çarpıcı biçimde kanıtlanmıştır. Sadece iki örnek verelim. 

Perşembe gecesi tek bir “ortak anlayışa ulaşılmıştır” ifadesi yüzünden “Meral Akşener bu imzadan sonra masadan kalkamaz” diye yüksek fikir beyan edenlerin listesini yapmak bile zor.

AKP kanadında bölünme dolayısıyla dört köşe yandaşlar ile Akşener gidince Millet İttifakı’nın sola kaymaya başladığı hayali görmeye başlayan muhaliflerin koro halinde “Akşener artık masaya dönemez, dönmez” kesinlemelerinin bolluğu. Sosyal medya hâlâ yazıldıkları anda yanlışlığı kanıtlanmış o mesajlarla dolu. Ah bir meraklısı şunların listesini yapsa.

İkinci dersimiz birincisiyle iç içe de anlatılabilir. Biz ilk gün yamalı bohça teyel yerlerinden söküldü dedik. Bunun şimdi olmasaydı seçimden sonra olması ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledik. Yani yaşanan ana ilişkin bir sonuç çıkarmadık, bu altı benzemezin doğaya aykırı birliğinin bir işe yaramayacağı, üstelik bir gün en olmadık anda çatlama potansiyeli taşıdığı gerçeğini vurguladık. Partimiz bu önemli anda bir bildiri çıkarmaya hazırlandı. Bu bildiriyi Pazartesi’ye kadar yayınlamadık. Bu, işin öngörü yanı. Dileklerini gerçeklerin yerine koymak herkesi yanıltır. Ama Marksistler kendi yöntemlerini uygularlarsa bu yanılgıya en zor düşecek akımdır.

İkinci ders açıktır: Bu ucube ittifak Türkiye’yi istibdaddan kurtaramaz. Ekmek ve hürriyet mücadelesini işçi sınıfının diğer bütün emekçileri, yoksulları ve ezilenleri kendi etrafına toplaması başarıya kavuşturacaktır. Kılavuzu karga olanın başı “Cehennemde Dört Gün”lerin tekrarıyla yanacaktır.

Bir de yeni durum doğdu. Kılıçdaroğlu’na yedi tane gardiyan tayin edildi. Yedi kocalı Hürmüz oldu! Yedi tane cumhurbaşkanı yardımcısı. Üçü köktendinci gelenekten geliyor. İntikam partilerinin genel başkanları. İkisi faşist gelenekten geliyor: Akşener ve Yavaş. Biri Türkiye’nin 70 yıllık NATO aşk hikâyesinde NATO’ye en çok köle olmuş partinin geleneğinden. Yavaş ve İmamoğlu ayrıca “biz CHP’li belediye başkanlarıyız” demek yerine “biz Millet İttifakı’nın belediye başkanlarıyız” diyor. Kılıçdaroğlu otobüsünün arkasına “Asla yalnız yürümeyeceksin” yazmış, bir de İngilizcesini eklemiş. Doğru, izin vermezler zaten gardiyanlar, mevcutlu olarak yürüyor demokrasiye (!) Kılıçdaroğlu!

Londra City dedik, Sıfır Ahmet Paşa dedik, başka şeyler söyledik. Bunlar gardiyan ama bir de tutukluya bakalım. Kılıçdaroğlu tarihe, 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türkiye işçi sınıfının coşkun selini durdurmak için Ecevit’in burjuvazi adına ve namına CHP’yi “ortanın solu” bir parti haline getirmesinden yaklaşık 60 yıl sonra, partiyi yeniden düpedüz bir sağ parti haline getiren şahsiyet olarak geçecek.

Bu bakımdan gardiyanlara çok iş düşmeyeceğini teslim edebiliriz. Sağcılık gerekiyorsa onu Kılıçdaroğlu zaten paşa paşa yapacaktır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2023 tarihli 162. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın. 

Sungur Savran Yedi kocalı Hürmüz podcast