New York’ta sosyalist belediye başkan adayı rüzgârı!

ABD siyaset sahnesi durulmak bilmiyor. ABD Başkanı Donald Trump, hem Amerikan emekçi sınıflarının hem de emperyalizme direnen dünya halklarının üstüne tüm hışmıyla saldırıyor. Ancak emekçi halkın buna cevabı da var. Kaliforniya’daki işçi isyanını okurlarımız hatırlayacaktır. 24 Haziran Salı akşamı, bu kez New York’ta olmaz denilen oldu. Uganda doğumlu, aslen Hint Müslümanı bir aileden gelen, kendine açık açık sosyalist diyen, “Ben Trump’ın en korkunç kabusuyum” diye cüretkâr çıkışlar yapan, soykırımcı Netanyahu New York’a adım atarsa onu savaş suçlusu olarak tutuklatacağını söyleyen 33 yaşındaki Zohran Mamdani, Demokrat Parti’nin Belediye Başkan Adayı olarak seçildi. Şehirde Demokrat Parti rakibine göre çok güçlü olduğu için, bu partinin adayları hemen hemen her seçimde belediye başkanlığını kazanıyor. Yani Mamdani’nin belediye başkanı olması çok büyük bir olasılık.
Mamdani’nin karşısında ise Demokratlar’ın kurulu çarkının adamı, cinsel tacizden yolsuzluğa kadar her türlü rezilliğe bulaşmış, babası da kendi de New York eyalet valiliği yapmış Andrew Cuomo vardı. Cuomo, Mamdani’nin yükselişini önlemek için elinden geleni ardına koymadı. Mamdani’yi Yahudi soykırımı inkârcılığıyla suçladı, Müslüman düşmanı ve ırkçı afişler astırdı, “Bu adayı seçerseniz Trump’ın hışmını üzerinize çekersiniz” diye seçmeni korkuttu.
Mamdani ise tüm bu kara propagandaya yerinde, sert, ince cevaplar verdi hep. Ancak Mamdani’yi zafere taşıyan, seçim vaatlerinin içeriği oldu: kira artışlarının kısıtlanması, bedava şehir içi otobüsler, belediye gıda satış tanzim noktaları, asgari ücreti saati 16,5 dolardan 30 dolara yükseltmek, sokak satıcılarına ucuza ve hızlı izin sağlamak bunların arasında. Kısaca emekçi halkın çıkarına, aslında çok temel görülebilecek, ama 40 yıllık neoliberal saldırılar sonucu “aşırı” görülen politikalarla öne çıktı. Mamdani, tam da bu politikalara yaslanarak “Trump’la kendisi de bir milyoner olan Cuomo savaşamaz, ancak ben savaşabilirim” diye hem sağcı Demokratlar’a hem de Trump’a meydan okudu. Şehrin emekçi halkı da teveccüh gösterince, birkaç ay önce adı sanı bilinmeyen bu sosyalist aday, şimdi New York’un belediye başkanı olmaktan yalnızca bir adım uzak.
Mamdani rüzgârının yarattığı üç olanak var. Birincisi, ABD’nin 7 Ekim’den beri içinde bulunduğu, giderek de koyulaşan gericilik dalgasını bir parça kırabilir. İkincisi, “Aman Filistin meselesini gündeme getirmeyelim, oy kaybederiz” diyen ılımlı “sosyalistlerin” (!) çanına ot tıkayabilir. Üçüncüsü, emekçi halka yaslanan politikalarla gedikli Demokratlar’a karşı bile emekçi halkın desteğini kazanan sosyalistlerin zafer kazanabileceğini göstermiş olur.
Mamdani’nin önündeki engeller bitmiş değil. Şimdi karşısındaki en büyük zorluk, Mamdani’nin iki cephede birden, bir yandan Cumhuriyetçiler’e, bir yandan da eyalet yönetimindeki sağcı Demokratlar’a karşı mücadele etmek durumunda olması. Belediye Başkanlığını kazanırsa bu iki güç, New York’u Mamdani’yi seçtiği için cezalandırmaya girişeceklerdir.
Tüm bu engelleri aşmanın tek yolu var: doğrudan işçi sınıfına yaslanan bir siyaset güderek New York’un her ırktan, dinden, kökenden halkını sınıf temelinde birleştirip mücadeleye hazırlamak. Şu an ileri vaatlerle öne çıksa da Mamdani’nin bir patron partisi olan Demokrat Parti’nin sınırlarına eninde sonunda dayanacaktır. Demokrat Parti’nin sınırlarının da ötesinde Mamdani’nin vaatlerinin kendisi de işçi sınıfını kazanmayı hedefleyen vaatler değil. Çoğu genel olarak yoksul kesimlere nefes aldırmaya yönelik; ama sendikalaşmanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması, işyeri güvenliği gibi doğrudan işçi sınıfını güçlendirmeyi hedefleyen vaatler Mamdani’nin kampanyasında kendisine pek de yer bulmadı. Mücadele içinde bu meseleler gündeme gelebilir, kendisini dayatabilir elbette. Mamdani’nin hangi yolu seçeceğini ve ne kadar ileri gideceğini zaman gösterecek.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2025 tarihli 190. sayısında yayınlanmıştır.