Bursa OYAK Renault’dan bir işçi: Ekmeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için sınıfımızı bilip safa gelelim!

Bursa OYAK Renault’dan bir işçi: Ekmeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için sınıfımızı bilip safa gelelim!

Metal işçilerini uzun yıllardır düşük ücretlere mahkûm eden MESS patronları, bu dönem de sendikaların talep ettiği oranların çok altında teklifler sunmaya hazırlanıyor. Amaçları belli; emeğimizi değersizleştirmek, alın terimizi yok saymak, bizi daha da yoksullaştırmak.

Ekonomik kriz bahanesiyle işçilere “sabredin” diyorlar. Oysa her krizden güçlenerek çıkan sermaye, büyüyen kârlarıyla övünüyor. Artan vergiler, zamlar, hayat pahalılığı biz işçilerin üç kuruşluk kazancını da eritiyor. Bazı işyerlerinde sıfır zam dayatmalarıyla, işçiye açıkça “sus, razı ol” deniyor.

MESS masasında görünen iki taraf var: Metal patronları ve metal işçileri. Ama aslında bu, sermaye sınıfıyla işçi sınıfı arasındaki büyük kavganın sahnesidir. Patronların arkasında siyasi iktidar, TÜİK, medya ve sermaye örgütleri saf tutmuş durumda. Grev ilan ettiğimizde “milli güvenlik” bahanesiyle yasaklayan, emeğin sesini susturan bir düzenle karşı karşıyayız.

Hükümetin Orta Vadeli Programı (OVP), açıkça “ücretleri baskılayın” diyor. TÜİK’in düşük enflasyon rakamları patronlara kalkan oluyor. Televizyonlarda, gazetelerde patron yanlısı ekonomistler “işçilerin maaşları fazla” yalanını tekrarlıyor. Hepsi bir cephede birleşmiş: İşçinin karşısında!

Bu tabloyu değiştirmek bizim elimizde. Artık sessiz kalma zamanı değil! Mesele sadece bugünümüz değil ekmeğimiz, onurumuz ve çocuklarımızın geleceği! Birimize yapılan haksızlık hepimizedir! Birlik olursak kazanırız, sessiz kalırsak kaybederiz. Bu sözleşme, sadece metal işçileriyle patronlar arasında değil, tüm işçilerle sermaye düzeni arasındadır. Sınıfımızı bilip safa gelelim!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2025 tarihli 194. sayısında yayınlanmıştır.